Ekleme Tarihi: 01.11.2012

 

Hipoaktif Çocuk

 

“KEŞKE ÇOCUĞUMA BİR MOTOR TAKTIRABİLSEM VE HIZLANSA!”

 

Kimlerin hiperaktif olduğunu neredeyse herkes bilmekte. Yerinde durmayan, kıpır kıpır olan, düz duvara tırmanan çocuklar ile karşılaştığımızda onları tanımakta zorlanmıyoruz. Ya diğer taraftan, uslu, sessiz, kendi halinde, saatlerce bir oyunun başından kalkmayan çocuklar? Onların da dikkatleri dağınık ama hiperaktif çocuklar kadar dikkat çekmiyorlar çünkü davranış sorunları göstermiyorlar, dürtüselliklerinde bir sıkıntı gözlemlemiyoruz ve uyum sorunları yaşamıyorlar. Bu gruba giren kişilere hipoaktif diyoruz.  Onlar göze batmıyor. Tam tersine onlar aşırı ağırdırlar, hayal kurar ve kendi hızları ile hareket ederler. Sanki dünya umurlarında değilmiş gibi.

 

Hipoaktivitesi olan çocukları nasıl tanıyabiliriz?

 

⦁ Hipoaktivitesi olan çocuklar rutin/mekanik ve günlük işlerde yoğunlaşamazlar, çünkü konsantrasyon olmakta zorlanıyorlar, hemen yorulur ve sıkılırlar.

⦁ Sürekli bir kıpırtı içindeler ama bunu dışarıya yansıtmazlar. Elleri ve ayakları hareket halindedir ama hiperaktivitesi olan çocuklar kadar belli etmezler

⦁ Dikkatleri hep başka bir yerdedir, çünkü diğer insanlar göre algıları daha fazla bilgiyi ve uyaranı fark ettikleri için.

⦁ Onlara soru sorulduğunda hemen doğru yanıtı veremezler, bundan dolayı okuldaki katılımda zorlanırlar

⦁ Sosyal ortamda hemen uyum sağlamakta zorlanırlar, çünkü kendilerini sözel ifade ederken kıvrak değildirler, kendilerini savunamazlar ve bundan dolayı hemen alınır veya uzaklaşırlar.

⦁ Kendilerini her zaman zan altında hissederler ve özellikle stresli olduklarında daha da hassaslaşırlar (aşırı hassas ve dürtüsel), bu da çevrelerindeki kişilerin tepkilerine neden olmakta ve onlar tarafından anlaşılmamasına yol açmaktadır

⦁ Motor becerileri zayıf olduğundan yazı yazarken zorlanırlar, çok basarak yazarlar, düz çizgi üzerinde yazamazlar, sayıları ve harfleri köşelidir, yazıları düzensizdir, el yazısına göre düz yazıları daha okunaklıdır

⦁ Bilgi işleme hızları yavaş ve tam değildir, çünkü sinir iletme hızları yavaştır ve yeterince gelişmemiştir

⦁ Olayların akışı ve öğrenilenlerin içerikleri daha ağır algılanır

⦁ Çalışma hafızaları hemen yorulur ve böylelikle yeni bilgileri dinleyebilirler ama hafızada yerleşmezler ve bundan dolayı unutulur.

⦁ Her zaman çok fazla düşünceler ve resimler hafızalarında olur ve bundan dolayı harika bir hayal dünyaları vardır. Bu bir taraftan kendi dünyalarına dalmalarını kolaylaştırıyor.

⦁ Çok yardımsever ve adildirler

⦁ İlgilerini çeken ve heyecanlı durumlarda çok iyi odaklanabilirler. Bu durumda etraflarındaki her şeyi unuturlar ve ilgilendikleri konu ile saatlerce oyalanabilirler (örneğin oyun, lego, bebek, bilgisayar, televizyon…).

⦁ Duygu konularını kayıt etmek için çok büyük bir hafıza güçleri vardır

⦁ Çok hassas, duygusaldırlar ve hemen ağlayabilirler.

⦁ Küçük meseleleri hemen kafalarına takarlar, sinirlenirler, hemen üzülür ve küser ve kendilerini yalnız ve kimselerin onları sevmediğini düşünürler.

⦁ Ödev süreleri çok uzundur (saatlerce sürebilir)

⦁ Hemen suçluluk ve başarısızlık duygusu hissederler

⦁ Çok yaratıcı düşünebilirler ve bundan dolayı karmaşık olaylarda çok hızlı çözümler üretebilirler

⦁ Olayları hemen algılayabiliyorlar

⦁ Onlar “siyah-beyaz düşünce” tarzlarına sahiptirler. Olaylar ya iyidir ya da kötü. Bir anda çok mutlu olup hemen arkasından çok üzgün olabilirler.

 

 

Erkeklere oranla kızlarda hipoaktif sendromu daha fazla görülmektedir. Bu semptomu yaşayan kişiler hiperaktif kişilere göre kendi iç dünyalarında daha yoğun bir baskı yaşamaktadırlar, çünkü sıkıntılarını dış dünyaya yansıtmamaktadırlar. Hipoaktif kişiler sanki bir kafes içinde tutsaktırlar ve dışarıya kaçamıyorlar.

 

Bu tarz kişiler:

–          Gün içinde çok fazla hayal kurarlar

–          Dışarıdan bakıldığında çok kontrollü görünürler

–          İçinde bir hareket etme isteği vardır ama bunu dışarıya yansıtamaz

–          Çoğunlukla kendilerini frenlenmiş hissederler

–          Sanki hiç enerjisi yokmuş gibi görünür

–          Çoğunlukla isteksiz ve keyifsiz görünür

 

Aşırı hareketli olmayan, fakat diğer taraftan yoğun dikkat sorunu yaşayan bu çocukların önemli bir kısmı hipoaktif yani aşırı ağır hareket eden kişilerdir. Hipoaktif çocuklar dikkat eksikliğinin tüm belirtilerini gösterenler gibi hem akademik alanda, hem de evde ve sosyal hayatta zorluklar yaşamaktadırlar.  Bundan dolayı aile için zor çocuklar olarak da adlandırılırlar. Çok hareketli bir çocuk ne kadar çok hareket içinde olarak kendini gösteriyorsa, hipoaktivitesi olan o kadar ağır ve yavaş hareket eder. Etrafındakiler ona “hadi”, “yine bitiremedin!” “hızlan”, “bak herkes bitirdi” ifadeleri çok kullanırlar ve o kişileri çıldırtırlar. Sanki biri onları itmese, sürekli hatırlatmalar yapmasa,  hiçbir sorumluluk yerine gelmeyecek veya ertelenecek gibi.

 

“Keşke onu hızlandırmak için bir motor takabilsem!”

 

Aile içinde sık sık sorunlar ortaya çıkar. Hipoaktivitesi olan çocuklar “tembel”, “sorumsuz”, “yok yavaş” olarak bilinir ve bundan dolayı aile sürekli onunla uğraşmak zorunda kaldığını ifade eder. Bu baskıdan dolayı hipoaktivitesi olan çocuklar çok mutsuz olurlar ve ailelerinin ve/veya öğretmenlerinin üzerlerine çok fazla geldiklerini düşünürler. Oysaki bunun bilerek yapılmadığın aile/öğretmen bilse çocuğu suçlamayı bırakıp onun sorunu ile ilgilenmeye başlayabilir, bilmediğinde baskı artırılır ve çocuk daha da mutsuz olur.

 

Bu durumda olan çocukları fark etmek gerekir ve ona göre önlemler alınırsa çocuk-aile- okul üçgeni daha az zorlanır. Fark edilmediklerinde okulda çok zorlanırlar ve akademik boşluklar oluşur. Ne kadar erken far edilir ve ele alınırsa o kadar iyidir.

 

Aynı ADHS (Attention Deficit and Hyperactive Disorder = Dikkat Dağınıklığı ve Hiperaktif Sorunu) de olduğu gibi dikkat eksikliği bozluğu yapısal bir problemdir. Beynimizin dikkat merkezi iyi çalışmamaktan dolayı oluşan bir bozluktur. Ailenin bu durumda öncelikli yapması gereken, çocuğunun bu sorunu ele almak ve bu konuda destek alması gerekir ki okuldaki akademik başarısı artabilsin ve sosyal hayatında sürekli uyarılan çocuk olmasın. Önce bir çocuk psikiyatrisine gidilmeli ve bir tanı konduktan sonra tedavi başlanmalıdır. Burada doktorun önerisi doğrultusunda hareket etmek gerekir. Çoğunlukla aileler çocuklarını bir psikyatriste götürmeye zorlanırlar. İlk akıllarına gelen çocuklarının ilaçla tedavi edileceğidir.  Oysa burada yapılması gereken uzmana güvenmektir. Aksi takdire çocukların hayatları zorlanır. Bu görme sıkıntısı olan birinin gözlük takmayı ret etmesine veya takmamasına benzer. Taktığında görüşü düzelir ama takmadığında önündekileri görmekte ve algılamakta zorlandığı için sık sık sorunlar yaşar. Çocuğunuz için aynı durum geçerlidir. Sorunu ele alınmadıkça ve doğru tedavi uygulanmadıkça sorunu büyür ve özellikle okulda derslerde ve evde ödevlerle sıkıntı yaşamaya ve yaşatmaya devam eder. Bu durumda çocuğun doğru tedavi edilmemesi ve probleminin göz ardı edilmesi aslında çocuğa yapılan bir haksızlıktır. Neden çocuğunuz böyle bir haksızlık ile karşı karşıya kalsın? Neden eğitim hayatı veya günlük hayatı zorlaşsın?

 

Dikkati dağınık olan hipoaktif çocuklara Anne – babalar ve öğretmenler ne yapabilirler?

–          Çok sabırlı ve anlayışlı olmak

–          Tedavi olabilmesi için bir uzman ile işbirliği içinde çalışmak

–          Çocuğun hayat kalitesini yükseltmek için ona destek hem akademik hem de sosyal hayatında destek olmak

–          Sınıf çalışmalarını ve ödevlerini yaparken sabırlı olmak ve yanında olabilmek

–          Kimse ile kıyaslamamak

–          Dikkati dağılmadan ve zamanında çalışmalarına başlamasında destek olmak

–          Onu suçlamadan ve hakaret etmeden (“yine mi yavaş yaptın”, “sen zaten yavaş yaparsın”, “kaplumbağa”) ona sabırla sorumluluklarını hatırlatmak

–          Ceza yerine ödül yöntemine başvurmak

–          Detaylara veya çok güzel bir yazı için ısrar etmemek

–          Ailece bu konuda bir danışmandan destek almak

–          İçinde yaşadığı gerginlikten kurtulmak adına sakinleşmesine yardımcı olmak

 

Çocuğunuzun sakinleşmesi/gevşemesi için aşağıdakileri yapabilirsiniz:

⦁ Mümkün olduğunca sakin ve planlı bir gün akışı sağlayın çocuğunuz için. Ne zaman stresli oluyor veya gerginleşiyor? Ne yapılabilinir bu durumlarda? Bunun için evde dinlenme molaları verin; bunun için dinlendirici bir müzik dinleyin, ona bir hikâye okuyun, ona masaj yapın. Bunları yaparken bazı çocuklar bir battaniyenin altına girmek de iyi gelebiliyor. Sakinleşme ritülleri oluşturun: mum ışığında dinlendirici bir çay içmek (Melisa vs..), kokulu bir banyo yapmak gibi….

⦁ Belki çocuğunuzla birlikte veya kendisi için yoga dersine katılabilirsiniz

 

Uzm. Psk. Dan. Nilüfer Dursun-Gönüllü

Kaynakça:

– http://adhs.muellers-seiten.de/ADHS-01_Einstieg_4_Hypoaktiv.html

– http://www.adhs-deutschland.de/content.php?abt_ID=1&site_ID=178

– http://www.rtl.de/cms/ratgeber/adhs-hyperaktiv-oder-hypoaktiv-so-unterscheiden-sich-die-symptome-1bc49-9af8-26-922390.html

– Simchen Helga, “ADS. Unkonzentriert, verträumt, zu langsam und viele Fehler im Diktat  – Hilfen für das hypoaktive Kind”, Stuttgart, Almanya,2009

– Prof. Dr. Mücait Öztürk, Popüler psikyatri,

 

 

 

Ekleme Tarihi: 01.11.2012 - in Yazılarımız

Hipoaktif Çocuk

 

“KEŞKE ÇOCUĞUMA BİR MOTOR TAKTIRABİLSEM VE HIZLANSA!”

 

Kimlerin hiperaktif olduğunu neredeyse herkes bilmekte. Yerinde durmayan, kıpır kıpır olan, düz duvara tırmanan çocuklar ile karşılaştığımızda onları tanımakta zorlanmıyoruz. Ya diğer taraftan, uslu, sessiz, kendi halinde, saatlerce bir oyunun başından kalkmayan çocuklar? Onların da dikkatleri dağınık ama hiperaktif çocuklar kadar dikkat çekmiyorlar çünkü davranış sorunları göstermiyorlar, dürtüselliklerinde bir sıkıntı gözlemlemiyoruz ve uyum sorunları yaşamıyorlar. Bu gruba giren kişilere hipoaktif diyoruz.  Onlar göze batmıyor. Tam tersine onlar aşırı ağırdırlar, hayal kurar ve kendi hızları ile hareket ederler. Sanki dünya umurlarında değilmiş gibi.

 

Hipoaktivitesi olan çocukları nasıl tanıyabiliriz?

 

⦁ Hipoaktivitesi olan çocuklar rutin/mekanik ve günlük işlerde yoğunlaşamazlar, çünkü konsantrasyon olmakta zorlanıyorlar, hemen yorulur ve sıkılırlar.

⦁ Sürekli bir kıpırtı içindeler ama bunu dışarıya yansıtmazlar. Elleri ve ayakları hareket halindedir ama hiperaktivitesi olan çocuklar kadar belli etmezler

⦁ Dikkatleri hep başka bir yerdedir, çünkü diğer insanlar göre algıları daha fazla bilgiyi ve uyaranı fark ettikleri için.

⦁ Onlara soru sorulduğunda hemen doğru yanıtı veremezler, bundan dolayı okuldaki katılımda zorlanırlar

⦁ Sosyal ortamda hemen uyum sağlamakta zorlanırlar, çünkü kendilerini sözel ifade ederken kıvrak değildirler, kendilerini savunamazlar ve bundan dolayı hemen alınır veya uzaklaşırlar.

⦁ Kendilerini her zaman zan altında hissederler ve özellikle stresli olduklarında daha da hassaslaşırlar (aşırı hassas ve dürtüsel), bu da çevrelerindeki kişilerin tepkilerine neden olmakta ve onlar tarafından anlaşılmamasına yol açmaktadır

⦁ Motor becerileri zayıf olduğundan yazı yazarken zorlanırlar, çok basarak yazarlar, düz çizgi üzerinde yazamazlar, sayıları ve harfleri köşelidir, yazıları düzensizdir, el yazısına göre düz yazıları daha okunaklıdır

⦁ Bilgi işleme hızları yavaş ve tam değildir, çünkü sinir iletme hızları yavaştır ve yeterince gelişmemiştir

⦁ Olayların akışı ve öğrenilenlerin içerikleri daha ağır algılanır

⦁ Çalışma hafızaları hemen yorulur ve böylelikle yeni bilgileri dinleyebilirler ama hafızada yerleşmezler ve bundan dolayı unutulur.

⦁ Her zaman çok fazla düşünceler ve resimler hafızalarında olur ve bundan dolayı harika bir hayal dünyaları vardır. Bu bir taraftan kendi dünyalarına dalmalarını kolaylaştırıyor.

⦁ Çok yardımsever ve adildirler

⦁ İlgilerini çeken ve heyecanlı durumlarda çok iyi odaklanabilirler. Bu durumda etraflarındaki her şeyi unuturlar ve ilgilendikleri konu ile saatlerce oyalanabilirler (örneğin oyun, lego, bebek, bilgisayar, televizyon…).

⦁ Duygu konularını kayıt etmek için çok büyük bir hafıza güçleri vardır

⦁ Çok hassas, duygusaldırlar ve hemen ağlayabilirler.

⦁ Küçük meseleleri hemen kafalarına takarlar, sinirlenirler, hemen üzülür ve küser ve kendilerini yalnız ve kimselerin onları sevmediğini düşünürler.

⦁ Ödev süreleri çok uzundur (saatlerce sürebilir)

⦁ Hemen suçluluk ve başarısızlık duygusu hissederler

⦁ Çok yaratıcı düşünebilirler ve bundan dolayı karmaşık olaylarda çok hızlı çözümler üretebilirler

⦁ Olayları hemen algılayabiliyorlar

⦁ Onlar “siyah-beyaz düşünce” tarzlarına sahiptirler. Olaylar ya iyidir ya da kötü. Bir anda çok mutlu olup hemen arkasından çok üzgün olabilirler.

 

 

Erkeklere oranla kızlarda hipoaktif sendromu daha fazla görülmektedir. Bu semptomu yaşayan kişiler hiperaktif kişilere göre kendi iç dünyalarında daha yoğun bir baskı yaşamaktadırlar, çünkü sıkıntılarını dış dünyaya yansıtmamaktadırlar. Hipoaktif kişiler sanki bir kafes içinde tutsaktırlar ve dışarıya kaçamıyorlar.

 

Bu tarz kişiler:

–          Gün içinde çok fazla hayal kurarlar

–          Dışarıdan bakıldığında çok kontrollü görünürler

–          İçinde bir hareket etme isteği vardır ama bunu dışarıya yansıtamaz

–          Çoğunlukla kendilerini frenlenmiş hissederler

–          Sanki hiç enerjisi yokmuş gibi görünür

–          Çoğunlukla isteksiz ve keyifsiz görünür

 

Aşırı hareketli olmayan, fakat diğer taraftan yoğun dikkat sorunu yaşayan bu çocukların önemli bir kısmı hipoaktif yani aşırı ağır hareket eden kişilerdir. Hipoaktif çocuklar dikkat eksikliğinin tüm belirtilerini gösterenler gibi hem akademik alanda, hem de evde ve sosyal hayatta zorluklar yaşamaktadırlar.  Bundan dolayı aile için zor çocuklar olarak da adlandırılırlar. Çok hareketli bir çocuk ne kadar çok hareket içinde olarak kendini gösteriyorsa, hipoaktivitesi olan o kadar ağır ve yavaş hareket eder. Etrafındakiler ona “hadi”, “yine bitiremedin!” “hızlan”, “bak herkes bitirdi” ifadeleri çok kullanırlar ve o kişileri çıldırtırlar. Sanki biri onları itmese, sürekli hatırlatmalar yapmasa,  hiçbir sorumluluk yerine gelmeyecek veya ertelenecek gibi.

 

“Keşke onu hızlandırmak için bir motor takabilsem!”

 

Aile içinde sık sık sorunlar ortaya çıkar. Hipoaktivitesi olan çocuklar “tembel”, “sorumsuz”, “yok yavaş” olarak bilinir ve bundan dolayı aile sürekli onunla uğraşmak zorunda kaldığını ifade eder. Bu baskıdan dolayı hipoaktivitesi olan çocuklar çok mutsuz olurlar ve ailelerinin ve/veya öğretmenlerinin üzerlerine çok fazla geldiklerini düşünürler. Oysaki bunun bilerek yapılmadığın aile/öğretmen bilse çocuğu suçlamayı bırakıp onun sorunu ile ilgilenmeye başlayabilir, bilmediğinde baskı artırılır ve çocuk daha da mutsuz olur.

 

Bu durumda olan çocukları fark etmek gerekir ve ona göre önlemler alınırsa çocuk-aile- okul üçgeni daha az zorlanır. Fark edilmediklerinde okulda çok zorlanırlar ve akademik boşluklar oluşur. Ne kadar erken far edilir ve ele alınırsa o kadar iyidir.

 

Aynı ADHS (Attention Deficit and Hyperactive Disorder = Dikkat Dağınıklığı ve Hiperaktif Sorunu) de olduğu gibi dikkat eksikliği bozluğu yapısal bir problemdir. Beynimizin dikkat merkezi iyi çalışmamaktan dolayı oluşan bir bozluktur. Ailenin bu durumda öncelikli yapması gereken, çocuğunun bu sorunu ele almak ve bu konuda destek alması gerekir ki okuldaki akademik başarısı artabilsin ve sosyal hayatında sürekli uyarılan çocuk olmasın. Önce bir çocuk psikiyatrisine gidilmeli ve bir tanı konduktan sonra tedavi başlanmalıdır. Burada doktorun önerisi doğrultusunda hareket etmek gerekir. Çoğunlukla aileler çocuklarını bir psikyatriste götürmeye zorlanırlar. İlk akıllarına gelen çocuklarının ilaçla tedavi edileceğidir.  Oysa burada yapılması gereken uzmana güvenmektir. Aksi takdire çocukların hayatları zorlanır. Bu görme sıkıntısı olan birinin gözlük takmayı ret etmesine veya takmamasına benzer. Taktığında görüşü düzelir ama takmadığında önündekileri görmekte ve algılamakta zorlandığı için sık sık sorunlar yaşar. Çocuğunuz için aynı durum geçerlidir. Sorunu ele alınmadıkça ve doğru tedavi uygulanmadıkça sorunu büyür ve özellikle okulda derslerde ve evde ödevlerle sıkıntı yaşamaya ve yaşatmaya devam eder. Bu durumda çocuğun doğru tedavi edilmemesi ve probleminin göz ardı edilmesi aslında çocuğa yapılan bir haksızlıktır. Neden çocuğunuz böyle bir haksızlık ile karşı karşıya kalsın? Neden eğitim hayatı veya günlük hayatı zorlaşsın?

 

Dikkati dağınık olan hipoaktif çocuklara Anne – babalar ve öğretmenler ne yapabilirler?

–          Çok sabırlı ve anlayışlı olmak

–          Tedavi olabilmesi için bir uzman ile işbirliği içinde çalışmak

–          Çocuğun hayat kalitesini yükseltmek için ona destek hem akademik hem de sosyal hayatında destek olmak

–          Sınıf çalışmalarını ve ödevlerini yaparken sabırlı olmak ve yanında olabilmek

–          Kimse ile kıyaslamamak

–          Dikkati dağılmadan ve zamanında çalışmalarına başlamasında destek olmak

–          Onu suçlamadan ve hakaret etmeden (“yine mi yavaş yaptın”, “sen zaten yavaş yaparsın”, “kaplumbağa”) ona sabırla sorumluluklarını hatırlatmak

–          Ceza yerine ödül yöntemine başvurmak

–          Detaylara veya çok güzel bir yazı için ısrar etmemek

–          Ailece bu konuda bir danışmandan destek almak

–          İçinde yaşadığı gerginlikten kurtulmak adına sakinleşmesine yardımcı olmak

 

Çocuğunuzun sakinleşmesi/gevşemesi için aşağıdakileri yapabilirsiniz:

⦁ Mümkün olduğunca sakin ve planlı bir gün akışı sağlayın çocuğunuz için. Ne zaman stresli oluyor veya gerginleşiyor? Ne yapılabilinir bu durumlarda? Bunun için evde dinlenme molaları verin; bunun için dinlendirici bir müzik dinleyin, ona bir hikâye okuyun, ona masaj yapın. Bunları yaparken bazı çocuklar bir battaniyenin altına girmek de iyi gelebiliyor. Sakinleşme ritülleri oluşturun: mum ışığında dinlendirici bir çay içmek (Melisa vs..), kokulu bir banyo yapmak gibi….

⦁ Belki çocuğunuzla birlikte veya kendisi için yoga dersine katılabilirsiniz

 

Uzm. Psk. Dan. Nilüfer Dursun-Gönüllü

Kaynakça:

– http://adhs.muellers-seiten.de/ADHS-01_Einstieg_4_Hypoaktiv.html

– http://www.adhs-deutschland.de/content.php?abt_ID=1&site_ID=178

– http://www.rtl.de/cms/ratgeber/adhs-hyperaktiv-oder-hypoaktiv-so-unterscheiden-sich-die-symptome-1bc49-9af8-26-922390.html

– Simchen Helga, “ADS. Unkonzentriert, verträumt, zu langsam und viele Fehler im Diktat  – Hilfen für das hypoaktive Kind”, Stuttgart, Almanya,2009

– Prof. Dr. Mücait Öztürk, Popüler psikyatri,

 

 

Atatürk Mah. Ataşehir Bulvarı Gardenya Residence 7/1 Kat:7 Daire:43 Ataşehir/istanbul

Tel: 0216 999 07 50         Fax: 0216 999 03 50       E-mail: info@7renkdanismanlik.com.tr