Ekleme Tarihi: 23.02.2015

 

ÇOCUKLARA ÖLÜMÜ ANLATMAK

 Ayşe Arslanoğlu

 

ÖLÜM KAVRAMI

 

Yaşamın bir parçasıdır ölüm. Her canlının bir başlangıcı, yaşadığı bir süresi ve sonu vardır yani ölüm. Bu nedenle ölümden bahsetmek yaşamdan bahsetmek kadar doğaldır. Ölümün nasıl olduğunu tam olarak bilememek ondan korkulmasına sebep olur. Bu nedenle ondan bahsetmek kolay değildir. Çocuklar bu konuya nasıl yaklaşacaklarını ebeveynlerinden ve çevrelerindeki yetişkinlerin verdiği tepkilerden oluştururlar. Aile olarak ölüme bakışınız, ölümle ilgili duygularınız ve ailenizin içinde bununla ilgili yaşadıklarınız ve yansıttıklarınız çocuklarınızın ölüme bakışını şekillendirecek ve ona anlam verecektir. Sizin için korkulubir olaysa onun için de öyle olacaktır. Sizin için doğal, yaşamın bir parçasıysa onun için de öyle olacaktır.

Çocuğunuzun sorduğu her konuda yeterince bilgi sahibi olamayabilirsiniz. Sorduğu anda her sorusuna cevap vermek zorunda değilsiniz. Bildiklerinize anında bilmediklerinize de araştırdıktan ve öğrendikten sonra cevap verebilirsiniz. O zaman yapılacak en doğru şey çocuğa bu konuyu ona nasıl anlatabileceğini araştırıp öğrendikten sonra sorularına cevap vereceğinizi söylemenizdir. Böylelikle yanlış ya da çocuğun daha fazla kafasının karışacağı ya da korkacağı bir açıklama yapmamış olursunuz. Ancak nasıl anlatacağınızı araştırmak çok uzun sürmemelidir. Ya da geçiştirmek için böyle bir konuşma yapmamalısınız. O zaman çocuklar sizden alamadıkları cevapları almak için etrafındaki diğer kişilere sormaya başlayabilirler. O zamanda,ebeveyn olarak hiç istemeyeceğiniz cevaplar duymasına engel olamazsınız. Yanlış bilginin olumsuz etkilerinden korumak için çocuğunuzun sorularına cevap vermeniz oldukça önemlidir. Doğru bilgi çocuğu güçlü kılar ve zorluklarla mücadelesinde ona yardımcı olur. Aynı zamanda yanlış veya korkutucu bilgi ile cevap alan çocuğun yaşadığı olumsuz etkileri düzeltmek sonrasında daha zordur. Bu nedenle çocuğunuz size sorduğu soruları önemsemeniz ve gereken ve hak ettiği ilgiyi göstermeniz ve onu doğru bilgilendirmeniz önemlidir.

Çocuklar merak ettiklerinde sorular sorarlar. Çocuklarla ölüm hakkında konuşmak demek, onun bu konuyu merak edip sorular sormaya başladığında ona cevap vermek demektir. Herhangi bir soru gelmeden ya da çocuk herhangi bir deneyim yaşamadan ona bu konulardan bahsetmek ve onu bilgilendirmek demek değildir.

Ölümle ilgili konuşmak sizin için zor, acılı ya da korkutucubir konuysa o zaman mümkün olduğunca bu soruları geçiştirmeye çalışırsınız ve duymamazlıktan gelirsiniz. Bazen de, özellikle küçük çocuklara nasıl anlatılacağı bilinemediğinden ya da çocuk korkmasın üzülmesin diye,ebeveynler bu konudan bahsetmek istemezler.

 Çocuklar ölümü yetişkinlerin algıladığı gibi algılamaz. Kendi kafalarında oluşturdukları hayali resimleri ve bilgileri vardır. Küçük yaşta özellikle somut düşünce tarzına sahip olan çocuk ölüm gibi soyut bir kavramı anlamakta ve kafasında oturtmakta zorlanır. Somut düşüncenin başladığı yaşa ulaşan çocuk (9 yaş) bu konuyu daha iyi kafasında oturtabilir.

Çocuklar ölüm olayıyla karşılaştıklarında sorular sormaya başlarlar. Aileden birinin, yakından tanıdıkları birinin ya da hayvanlarından birinin ölümüyle karşılaştıklarında başlar bu sorular. Çocuklar sorularına doğru ve tatmin edici cevaplar almak isterler. Aksi taktirde aynı soruları tekrar tekrar sormaya devam ederler. Bazen de farklı kişilere aynı soruyu sorarak kafalarını netleştirmek isterler.

Çocuklarla ölümü konuşurken içten ve açık olmak önemlidir. Çocukların sadece sorduğu sorulara cevap vermek gerekir. Çocukların merak ettiği sorduğu kadardır. Daha fazlası değil. Bu nedenle ebeveynlerin çocuklara ölümü anlatırken detaylara girmemeleri ve sorulandan fazlasını açıklamamaları önemlidir. Çünkü çocukların ihtiyacı olan bilgi sordukları kadardır. Sordukları hem merak ettikleri hem de öğrenmeye hazır olduklarıdır.

Çocuklar bazen anneanne ve dedelerine “Siz ölecek misiniz?”diye sorarlar. Bu soruya onların vermesi gereken cevap “evet öleceğiz ama henüz değil”şeklinde olmalıdır. Bu yanıt onları bu duruma hazırlamanın bir yoludur ama çocuklar yaşlı aile fertlerine böyle bir soru sormadan böyle bir bilgi verilmesine gerek yoktur. Çocuğa verilen cevap sorunun doğallığında olması çocukları rahatlatır. Böyle bir sorudan sonra oyununa geri dönebilir ya da o gün öğrendiği yeni şeyden bahsedebilir. Bu tutum çocukların doğal tutumudur. Sorusunu sormuştur ve cevabını almıştır ve artık yapmakta olduğu ya da yapmak istediği işe geri dönebilir.

Çocuklar ölümle bazen ilk defa sahip oldukları evcil hayvanlar aracıyla karşılaşabilirler. Böyle bir kayıptan sonra çocukların üzgün olması çok normaldir.Ölümle ilgili konuşulabilir ve sahip olduğu hayvanının ölümü çocuktan saklanmamalıdır. Kandırılmaya çalışılmamalıdır. Bazen ebeveynler ölen kuşun ya da balığın yerine çocuk görmeden aynısını alıp koyarlar ve sanki hiçbir şey olmamış gibi davranırlar. Kedi, köpek gibi hayvanlarda bunu yapmak mümkün değildir. Ancak ebeveynler onların ölümlerini saklamak için yaratıcı açıklamalar bulmayı tercih edebilirler. Her ne olursa olsun her durumda ebeveynlerin çocuklara doğruyu söylemesi gerekir. Dürüst olmak her konuda olduğu gibi bu konuda da son derece önemlidir. Hatta sevdiği ve bağlı olduğu hayvanı için bir veda töreni bile yapılabilir. Bahçeye gömülebilir ya da veterinere götürülebilir. Buna çocukla birlikte karar verilebilir.

Çocukların özellikle 3 ile 5 yaşları arasında ebeveynlerine en çok sordukları soru “Sen de ölecek misin?” sorusudur. Özellikle bu soru yakından tanıdığı bir kişinin ölümünden sonra gerçekleşir.Ebeveynlerinden birinin ölmesinden korkar. Bu soruya ebeveynin vereceği yanıt açık, doğru ve ikna edici olmalıdır.“Bir gün herkes ölür. Herkes doğar, yaşar ve ölür. Ben de öleceğim ama bu çok uzun zaman sonra, sen büyüyüp kocaman olduğunda olacak. Belki sen o zaman anne/baba ya da anneanne/ dede olmuş olacaksın”.

Elbette bu soru yaşlı ya da hasta bir yakına sorulduğunda verilecek cevap farklı olmalıdır. Ancak çocuklar böyle durumlarda genellikle böyle bir soru sormazlar. Çünkü alacakları cevaptan korkarlar.

Yakınını kaybeden çocuklar ölümü kabullenmek istemezler ve o kişinin geri dönmesini ve ölmemesini istediğini dile getirirler. Çocuklara ölüm anlatılırken,“ölümün geri dönüşü olmayan bir olay olduğunu” açık bir şekilde anlamasını sağlamak gerekmektedir. “Onu çok seviyordun ve geri dönmesini istediğini biliyorum ama birisi öldüğünde geri gelmez”.

 Küçük Çocuklara Ölümü Anlatmak

Küçük çocuklara ölüm anlatılırken hayvanlardan, bitkilerden ve doğadan bilgiler vererek anlatmak küçük çocukların ölümü daha kolay anlamasına yardımcı olur.

“Canlı her şey doğar, yaşar ve ölür. Doğumla ölüm arasında yaşam vardır. Bu yaşamın ne kadar süreceği belli değildir. Kaplumbağalar yaklaşık 100 yıl, kelebekler 1-2 gün, çiçekler bir mevsim, insanlar yaklaşık 70 sene yaşar. Daha uzun ya da daha kısa olabilir. Her canlının yaşam süresi farklıdır.”

“Ölüm” kelimesi mutlaka kullanılmalıdır. “Ölmek demek o kişiyi tekrar görmemek demektir. Onu hep sevebilirsin, onu hatırlayabilirsin ve özlediğinde onun resimlerine bakabilirsin ama onu tekrar göremezsin”.

Küçük çocuklar için somut bilgiler önemlidir ve onlar yaşamı öyle algılarlar. O nedenle yaşamdan, doğadan, hayvanlardan örnekler vererek anlatmak onların daha kolay anlamasına yardım eder.

Çocuklar Ölümü Nasıl Yorumlar?

• Çok küçük çocuklar ölümü tam olarak tanımlayamazlar ancak bir eksiklik hissederler.

• 3-4 yaşlarında çizgi filmlerde ve oyunlarda olduğu gibi gerçekten ölünmediğini düşünürler. Ölse bile bir şey olmaz yine canlanır diye algılar.

• 4 yaşına doğru ölümün “hareket edememek, konuşamamak, yemek yiyememek olarak anlamlandırır

• 6 yaşına doğru ölümden geri dönüş olmadığını anlarlar.

• 8 yaşlarda herkesin öleceği evrenselliğini anlarlar.

• 9-10 yaşlarda ise ölümün yaşamın bir parçası olduğu olarak anlaşılır.

• Tüm çocuklar ölümün sadece yaşlıların başına gelen bir şey olduğunu ve en son kendisinin öleceğini düşünür.

• Çocuklar ölümü geri dönülmez olarak kavrasalar bile kabul etmeleri için zamana ihtiyaç duyarlar.

 Ölümü Haber Vermek

Çocuğun ölümün gerçekliğini anlayabilmesi için “gerçek” kelimelere ihtiyacı vardır. Eğer çocuk, ölen kişiyle ilgili hastalık ve hastane gibi geçirdiği süreçlerden haberdar ise ölüm haberini almak her ne kadar sarsıcı olsa da,daha önceden hazırlanma fırsatı bulmuş olacaktır. Ancak hiçbir şeyden haberi yoksa o zaman daha sarsıcı olur ve kabullenmesi daha zaman alır. Aynı durum ani kayıplar için de geçerlidir. Bu tüm aile için daha sarsıcıdır.

Önceden hastalık ve son dönemlerle ilgili bilgisi olan çocuğa,“artık yakınının durumunun iyi olmadığı, doktorların elinden geleni yapmasına karşın artık iyileşemediğinin ve çok üzgün olduğunuzu” paylaşmak önemli olacaktır. Çünkü sonrasında çocuk ölüm haberini aldığında bunu daha rahat kaldıracaktır. Haber çocuğa da hastalık gibi bildirilmelidir. Artık bu sürecin bittiği ve ölümün gerçekleştiği basit bir ifadeyle söylenmelidir. “Artık bitti. Anneannen öldü. Çok üzgünüm”. Bu haber çocuğa yakın temasta olunarak, sarılarak ve yaşı küçükse ebeveyni tarafından kucağına alınarak söylenmelidir. “Ölüm” kelimesi her zaman net olarak ifade edilmelidir. “Gitti, uzaklarda, uyudu, Allah yanına aldı” gibi dolaylı anlatımlar yapılmamalıdır. Açıkça “gerçek” kelimeler kullanılmalıdır.

Hastalık sürecinden haberdar olmayan çocuğa ise durum önce izah edilmeli ve hastalık süreci paylaşılmalıdır. “O kişinin düşünüldüğünden daha hasta olduğu ve doktorların onu tedavi edemediği ve durumunun kötüleştiği” anlatılmalıdır önce. Sonra da “ölüm” kelimesi kullanılarak son paylaşılmalıdır. Bu konuşmayı yapmak çoğu zaman oldukça zordur. Bu nedenle yalnız yapmak istemediğinizde size destek olabileceğini düşündüğünüz kişilerden yanınızda olmalarını isteyebilirsiniz. Ancak bu kişilerin süreci destekler konuşmalar yapacağından eminseniz. Aynı zamanda, bu kişilerin çocuğun tanıdığı ve yanında güvende hissettiği kişiler olması önemlidir. Aksi taktirde duygularını göstermekten çekinebilir.

 Ani Ölümün Açıklanması

Ani yaşanan kayıplarda durum daha zordur. Çünkü olayın şoku herkesi çok derinden etkiler ve çocuklara yapılması gereken açıklamalar daha zor gelebilir. Bazen böyle durumlarda ebeveynler çocukları uzaklaştırıp olayın dışında tutarlar ve olayları saklarlar. Çocuk ancak her şeyi cenaze bittikten ve biraz daha sakinleşildikten sonra öğrenir. Ancak bu durum, çocuğun üzüntünün yanı sıra kendisinden saklandığı için öfke duymasına sebep olur. Ailenin diğer fertleriyle bu süreci yaşayamayan çocuk için ölümle baş etmek ve onu kabul etmek daha zor olacaktır. Çocuğu korumak adına yapılan bu tutum çocuğun daha fazla zarar görmesine sebep olur.

Çocuğa da durum kısa ve net şekilde anlatılmalıdır. “Baban eve geldiğinde kendini iyi hissetmiyordu. Fenalaştı. İyi olmadığını görünce ambulans çağırdık. Doktorlar onu hayata döndürmeye çalıştılar ama olmadı. Babanın kalbi durdu. Baban öldü.” Ya da “ Bir kaza oldu. Annen arabayla giderken başka bir arabayla çarpışmış. Etraftakiler hemen yardıma gitmiş. Onu hastaneye götürmüşler. Ancak doktorlar ellerinden geleni yapmalarına rağmen annen iyileşemedi. Annen ölmüş” gibi olayın kısa ama kokutmadan, ağır detaylarından uzak ve net bir ifadeyle anlatılması önemlidir. Bu anlatıma her zaman “duyguları”da eklemek son derece önemlidir. “Çok üzgünüm. Gerçekten çok üzgünüm. Onu çok özleyeceğim. Onu hep seveceğim. Onu hep hatırlayacağım.”

 Yakının Ölümüne Hazırlamak

Çocuğun bir yakınının ölümüne hazırlamak, bu kayıpla daha kolay başetmesi için ve hayata daha kolay uyum sağlaması için yardımcı olacaktır. Aynı zamanda, çocuğun ölecek kişiye veda etmesine hazırlamak ve veda etmesine olanak tanımak için de önemlidir.

Ailesinden birinin ölümü, çocuk için en zor olaylardan biridir. Çocuğu böyle bir duruma hazırlamak kolay değildir. Çünkü bu konuda destek olacak yetişkin de benzer acılar içindedir ve bu durum onun için de oldukça zordur. Ancak çocuklar evlerinde olan olaylar hakkında ebeveynlerinin düşündüğünden çok daha fazla bilgiye sahiptirler. Bu bilgi net anlatacakları ya da yetişkinler gibi yorumlayacakları türden olmayabilir. Çocuklar sezgisel olarak bilirler. Gerçekler net ifade edilmediğinde de çocuklar hissettiklerini kendi hayal güçlerini kullanarak doldururlar ve bu da doğruyu yansıtmayan kurgulara dönüşebilir ve onların daha fazla üzüntü ve korku yaşamalarına sebep olabilir.

Yakınlarından biri ağır bir hastalığa yakalandığında çocuk durumun endişe verici olduğunu algılar. Çevresindeki yetişkinleri inceler, takip eder ve onların davranışlarını taklit eder. Onunla ne kadar az konuşulursa tedirginliği o kadar çok artar. Bu nedenle çocuğa durumu açıklayıcı bir konuşma yapılması önemlidir.Kaybı yaşamak her zaman acı ve üzüntü vericidir.Ancak kayba hazırlamaya çalışmak, çocuğun daha az zarar görmesi için önemlidir.

Hasta yakınıyla ilgili bilgi almak, çocuğun yakının yaşadığı süreci takip edebilmesine ve sürece hazırlanmasına yardımcı olur. 8 yaşından büyük çocuklar hastalığın ciddiyetini anlar ve ölüm olasılığını bilir. Hastaneye yatırıldığında ve “ölecek mi?” sorusu geldiğinde “ bunun olmamasını gerçekten çok istiyorum ve umuyorum ama emin değilim. Doktorlarla birlikte onu kurtarmak için elimizden geleni yapıyoruz” şeklinde açıklama yapılmalıdır.Özellikle ebeveynle ilgili bir hastalık durumu söz konusu olduğunda sadece sağlıklı olan ebeveyn değil hasta olan ebeveynin de çocuğuyla eğer kendinde bu gücü bulabiliyorsa konuşabilmesi önemlidir.

Bazen çocuklar ebeveynlerinin ya da yakınlarının hastalık durumuyla ilgili hiç konuşmayabilirler ya da hiç soru sormayabilirler. Bu duru, onun yaşananların farkında olmadığını göstermez. Sorular sormaması merak etmediği ya da etkilenmediği anlamına gelmez. Bu durum çoğu zaman, üzüntü ve kaygısını kendi içinde ve kendi kendine yaşadığının bir göstergesidir. Soru sormayan çocuk gözden kaçar ya da soru sormadığından açıklama yapılmaz. Hatta bazen bu duruma memnun bile olunur. Çünkü nasıl açıklama yapacağını bilemez yetişkinler. Bu durumu çocuklar sezer ve karşı tarafı rahatsız etmemek ve korumak adına böyle bir tutum sergileyebilirler. Bu durumda çocuğun bilgilendirilmesi daha fazla önem taşır. Çocuk bilgilendirilmelidir ve hazırlanmaya çalışılmalıdır. Ebeveynler genellikle kendi üzüntü ve korkularının çıkmasından ya da ağlamaktan korkarlar ve çekinirler konuşmaya. Ancak hem yetişkin hem de çocuk için yakın olunan ortak kişidir ve acı da ortaktır. Duyguların paylaşılması ve birbirine destek olunması son derece önemlidir. Bu aileyi daha çok birbirine kenetler ve daha güçlü kılar.

Küçük çocuklar için bu durumu anlamak daha zordur. O nedenle süreci anladığından emin olmak, yaşına uygun bilgi vermek önemlidir. Bu konuşma ebeveyn tarafından yapılamıyorsa çocuğun çok yakın olduğu bir yetişkin desteği de alınabilir ya da bir uzmana danışılabilir.

Bazen özellikle de yakın olunan kişi başka bir şehirde yaşadığında bu çocuğa hiç anlatılmayabilir. Ebeveynler çocuğun üzüleceğini veya anlamayacağını düşündüğünden dolayı gizler. Ölüm gerçekliğinden korunmaya ihtiyaçları olduğunu düşünürler. Aslında bu bir yandan da başetmek zorunda kalacakları bir alan daha açmaya güçlerinin olmamasındandır ve yüzleşmeye hazır değillerdir. Ancak hem çocuklarını hem kendilerini korumaya çalışan ebeveyn bu tutumuyla çocuğuna daha fazla zarar verir. Büyük ihtimalle de çocuk ebeveynleri hazır olduğunda onları çok şaşırtacak gerçeği onlarla paylaşır ve o yakının öldüğünü bildiğini söyler.Çocuklar yakın olduğu kişiye veda etmek ister. Yetişkinler gibi o kişiyle birlikte olmak vakit geçirmek ve vedalaşmak ve ayrılığa kendini içsel olarak mümkün olduğunca hazırlayabilmek ister. Başladığı işi bitirmek gibidir. Sağlıklı ilişki kurmak ve bağ kurmak içindir aynı zamanda bu ihtiyaç. İlişki başlar, paylaşımlar olur ve bir sonla vedalaşırlar. Böylece çember tamamlanır ve sağlıklı bir kapanış sağlanır.

Ancak vedalaşma sürecinde, dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vardır. O da çocuğu hasta ziyaretine hazırlamaktır. Çocuk hasta ile karşılaştığında; evinde ya da hastanede; nelerle karşılaşacağına dair hazırlanmalıdır. Nasıl göründüğü ve nasıl desteklendiğiyle ilgili bilgilendirilmelidir. Bu açıklamalardan sonra, eğer görmeye gitmek istemezse bunun sorun olmayacağı çocuğa söylenmelidir. Bu ziyaret boyunca çocuğun yanı başında olmalısınız. Bu ona güç verir ve tabiki size de.Ancak bazen hasta olan kişi de çocukla görüşmek istemeyebilir ve bu durum çocuğa kişinin çok yorgun olduğu için kendisiyle görüşemeyeceği ancak isterse bir resim yapıp ya da not yazıp ona ulaşmasını sağlayabileceğiniz açıklaması yapabilirsiniz.

 Dikkat Edilmesi Gereken Önemli Noktalar

Ölümü haber vermek çok zordur ve bu durum çocuk için şok edicidir.Mümkün olan en kısa sürede haber verilmeli fazla beklenmemelidir. Birkaç gün çok uzun bir süredir.Durum anlatıldıktan sonra kısaca ölüm ifade edilmelidir. Mutlaka ölüm kelimesi kullanılmalıdır. Ölüm anlatıldıktan sonra ilk yapılması gereken çocuğun duygusunu ifade etmesine alan tanımaktır. Onun yanında ağlamaktan çekinmemelidir haberi veren kişi. Bu çocuğun da rahatlıkla ağlayabilmesine izin vermesine yardımcı olur. Üzüntü paylaşılmalıdır. Sadece bu üzüntünün içinde çocuk yalnız bırakılmamalı ve yalnız böyle hissedenin kendisi olduğu algısı oluşturulamamalıdır. Güçlü durmaya çalışmak duyguları ifade etmemek ve bastırmak çocuğun da duygularını bastırmasına sebep olur.

Bazen de çocuklar olayın şokundan duygularını ifade edemeyebilirler ve bunun için zamana ihtiyaç duyabilirler.Onunla konuşurken yakın temasta olmak ve ölen kişiden bahsetmek, duygularınızı ortaya koymak ve paylaşmak; üzüntünüzü ve o kişiye duyduğunuz sevginizi; onu teselli etmenize yardımcı olacaktır. Saklamak ve bastırmak kabulü erteler ve işleri güçleştirir. Ayrıca üzüntünün paylaşımı o kişiye duyulan sevgiden dolayıdır. Bu nedenle de oldukça önemlidir.

Bu dönemde çocukla yakın temasta olmak son derece önemlidir. Çocuğun rutinlerinin devam etmesi gerekmektedir. Bu onların güvenlik algıları için son derece önemlidir. Ebeveynleriyle yakın ilişkide olmak, birlikte vakit geçirmek ve oyun oynamak önemlidir. Özellikle oyunlar, çocuklar için yaşadıkları olayları ve hissettikleri duyguları ortaya koymak, sorunlarıyla başetmek ve çözmek için kullandıkları bir araçtırlar. Bu nedenle çocuğun oyun oynayabilmesine imkan vermek önemlidir. Bu kayba ya da yas tutan kişilere saygısızlık olarak algılanmamalıdır. Büyükler; konuşur, susar, ağlar, konuşur, susar ağlar, çocuklar ise oyun oynar ve en çok da oynamak onları iyileştirir.

Bu süreçte, uyku saatleri de oldukça önemli zamanlardır.Özellikle kaybın ardındaki süreçte.Uykudan önce çocukla vakit geçirmek, kitap okumak, masal anlatmak ya da sarılmak önemlidir ve bunun için zaman ayrılmalıdır. Çocuk sevdiği eşya ya da oyuncakları yanına almak isteyebilir ya da ölen kişiye ait şeyleri yanında tutmak isteyebilir. Ebeveynlerbuna izin vermeli ve engellememelidir. Bu eşyalar uykuya geçişi kolaylaştırır.

Çoğu zaman, ebeveynlerden biri öldüğünde çocuklar diğer ebeveynle birlikte yatmak isterler. Normal koşullarda çocukların kendi yataklarında kendilerinin uyuması doğru olandır. Ancak böyle özel bir durumda, çocukların isterlerse ebeveyniyle birlikte uyumasına bir süre izin verilmelidir. Ancak bunun birkaç haftadan daha uzun olmamasına özen gösterilmelidir.

Ebeveynler çocuklarının yanında ağladıklarında ya da çocuklar ebeveynlerini ağlarken gördüklerinde çocuklara üzüntüden dolayı ağladığınızın ifade edilmesi önemlidir. Üzüntüden ağlamanın sorun olmadığı hatta tam tersi insanı rahatlattığı ve kalbi güçlendirdiği ifade edilebilir. Çocuk biliyor olsa da ağlamanın yanlış olmadığını bir kez daha duymuş olacaktır.

Ölümden sonra çocuğun rutini devam etmelidir. Ancak ebeveynler bunu sağlayacak durumda hissetmediklerinde yardım istemekten çekinmemelidirler. Hem kendileri için hem de çocukları için bu son derece gereklidir. Bazen yardım istemeye gerek kalmadan ailenin diğer üyeleri bazı görevleri üstlenebilir ve çocuk ile ebeveynlerin hayatını kolaylaştırabilirler. Ancak bu her zaman böyle olmayabilir. Ancak destek almak sürecin daha kolay geçirilmesine yardım eder.

 Ölen Kişiye Veda Etmek

Çocuk için zor olan hazırlanmadan, bilgilendirilmeden ve hiçbir açıklama yapılmadan kendini anlayamadığı bir durumun içinde bulduğu zamanlardır. Bu nedenle çocuğun yanında olmak ve bu süreci anlamasına yardımcı olmak önemlidir. Çocuklar bazen ölen kişiye veda etmek için cenazesine katılmak isterler. Buna izin vermek önemlidir. Ancak hiçbir şekilde buna zorunlu tutulmamalıdır. Çocuklar ölümü kabul etmek ve daha iyi anlamak için buna ihtiyaç duyabilirler. Okul çağındaki çocuklar için bu çoğu zaman geçerlidir. Özellikle çok yakın birinin ölümü söz konusu olduğunda bu seromoninin ve vedalaşmanın bir parçası olmak isterler ve buna hakları vardır. Bu süreçte çocuğun yanında olmak, elini tutmak, kendini ve duygularını ifade etmesine olanak tanımak önemlidir. Küçük çocuklar için bu zorunlu değildir.

Her ailenin ölümle ilgili inancı ve ritüelleri farklılık gösterebilir. Ergenlikten önceki dönemde çocuklar da ebeveynleriyle aynı inanış ve bakış açısındadırlar. Ancak o zamandan sonra farkı düşüncelerde ve inanışlarda olabilirler. Bu nedenle çocuğun yaşı ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bu sürecin parçası olmasına izin vermek önemlidir. Ailenin bu süreci nasıl yaşadığı çocuğun da nasıl yaşayacağının bir göstergesidir. Bu süreçte çocukla temas halinde olmak ve onun istek ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak gerekli açıklamaları yapmakve gerekli davranışlarda bulunmak gereklidir.

Ancak ebeveynler, bu sürece dahil olacak gücü kendilerinde bulamadıklarında çocuklarını da dahil etmemelidirler. Çünkü çocuklar için ebeveynleriyle birlikte bu süreci takip etmek önemlidir. Onlardan ayrı ve farklı bir davranışta bulunmayacaklardır.

 Ölümden Sonrası

Çocuklar zamanı geldiğinde ölümden sonrasıyla ilgili de sorular sorarlar. Bu konuda her aile kendi inanç sistemine göre çocuklarına cevap vermelidir. Ancak çocuğa farklı inançlardan da bahsedilmelidir. Herkesin farklı inanışları olabileceği paylaşılmalıdır. Farklı inanışların neler olduğu bilgisi de verilmelidir. Bazen farklı inanışları anlamak zor gelse de herkesin inanışına saygı duymaları gerektiği vurgulanmalıdır.

Ancak kim neye ve nasıl inanırsa inansın yaşamın bir parçası olan ölümün herkes için hatta her canlı için geçerli olduğu bilgisi de paylaşılmalıdır.

Yapılmaması Gerekenler

• Yalan söylemek

• Saklamak

• Uzaklaştırmak

• Ölümden bahsetmemek

• “Gitti uyudu” gibi dolaylı anlatımlarla anlatmak

• Ölümden bahsetmemek

• Anlatırken güçlü olmak adına duyguları bastırmak

• Ağlamamaya çalışmak

• Daha fazla üzülmesin diye her istediğini yapmak

• Rutinlerini değiştirmek

• Üzülmesin diye ölen kişinin eşyalarını ya da resimlerini ortadan kaldırmak

• Cenazeye katılmak isteyen çocuğu bundan alıkoymak

• Üzüntüyü belli etmemek için çocuktan uzak durmaya çalışmak

Çocukların Verdiği Tepkiler

• Ağlamak

• Reddetmek

• Duygularını saklamak

• Huzursuzluk

• Uykuda zorluk

• Alt ıslatma sorunları

• Korkular

• İştahsızlık

• Davranış sorunları

• Ders çalışmaya isteksizlik

• Aşırı ebeveyne yapışmak

• Sosyal ortamlardan kaçınmak

 Çocukların verdiği bu tepkiler oldukça normaldir. Onlar için hayatlarındaki en büyük travmalardan biriyle başetmeye çalışmaktadırlar. Özellikle de bu ailede çok yakın olduğu kişilerden biriyse; ebeveyn, kardeş, büyük anne ve dede gibi. Bu süreçte çocukları iyi gözlemlemek ve yakın temasta olmak önemlidir.

Sorunların devam etmesi durumunda ve gittikçe artan sorunlarda bir uzmandan destek alınması önemlidir. Bu destek tüm aileyi kapsamalıdır.

***Pepee Gazetesi’ndeki yazımdan alıntıdır.

 

 

Atatürk Mah. Ataşehir Bulvarı Gardenya Residence 7/1 Kat:7 Daire:43 Ataşehir/istanbul

Tel: 0216 999 07 50         Fax: 0216 999 03 50       E-mail: info@7renkdanismanlik.com.tr